Retrospektif (İngilizce ‘retrospective’ ve Latince retrospectare, “geriye bakmak”) genel olarak meydana gelmiş olayların gerisine, geçmişine bakmak anlamına gelir.
Rekrospektif kelimesinin anlamı, her ne kadar ‘geriye bakmak’ olsa da, bugünden geriye doğru bakarken, aslında neleri hayatımızdan çıkarttık? , neleri hayatımıza dahil ettik?, neleri yeni yapmaya başladık? ve neleri hayatımızda aynı şekilde yapmaya devam ediyoruz? İşte bunlar rekrospektif analizi yaparken, hayatımızı optimize eden sorular. Bu önemli dört soruyu kendimize sorarak başlayacağımız gibi, takım çalışmasını da renklendirerek, gökkuşağına çevirebileceğimiz sorular olacaktır.
Takım çalışması yapabilmek için, adı üstünde takım halinde, uyum halinde, tıpkı bir orkestradaki seslerin ahengini yakalamak gibi olmalı. Takım olabilmek demek, gelişi güzel bir şekilde, insanların bir araya gelmesi demek değildir. Takımı öyle bir oluşturmalıyız ki, bir kişideki eksik olan yeteneği diğeri tamamlayıcısı olmalı ve bize takım kelimesinin de anlamını verebilsin. Mesela, şirketlerdeki departmanların yeni kurulmasında da işe alım yaparken, bu uyumu yakalayacağımız şekilde adayları seçmeliyiz ki takımı sağlayabilelim. Bazen kariyer hayatımızda, ismi bilinirliğe sahip, büyük şirketlere geçiş yapmayı tercih ederiz. Ancak, iş yeri değişikliğini tercih ettiğimiz şirkette, takım diye söyleyeceğimiz bir uyumla karşılaşamayabiliriz. Aslında bizim beklediğimiz gibi bir durumla karşılaşmayız. İşte böyle durumda, gözümüzün önüne getirmemiz gereken, belki de gözümüzün önünden hiç ayırmamız gereken rekrospektif analizin dört önemli soru kalıbıdır.
O halde bir takımı takım yapan, uyumu yeniden nasıl sağlayabiliriz? Sorusuyla yola çıkarak, rekrospektif analiz sorularıyla, takımı oluşturmaya ne dersiniz?
Haydi şimdi, yeni işbaşı yaptığınız bir şirkette, bir takım demeye şahit ister dediğimiz cinsten, kişilerle ilgili soruların üzerinde düşünelim.
Bir insan kaynakları departmanı düşünelim mesela… Bu departmanda yedi kişiye ihtiyacımız var diyelim. Hem bordro ve özlük işlerinde, hem de insan kaynaklarının diğer tüm süreçlerine hakim olan bir müdür olmazsa olmazlar arasında, geriye altı kişi kaldı. İşe alımı yapacak kişi şirketin aynası olduğu için, en önemli pozisyondur. İşe alımı yapacak olan kişi aynı zamanda, takımın oluşmasına öncülük edecek kişidir de. O yüzden işe alımı yapacak kişinin şirkette takımı takım yapacak, uyumu sağlayacak kişiyi, doğru seçmek gerekiyor. İşe alım yapacak kişi de tamamsa, geriye kaldı beş kişi. Sırada ki pozisyonumuz, bordro ve özlük işlerini yapacak bir uzman bir de onun yedeği olacak ve aynı zamanda işlerin kırtasiye işleri dediğimiz kısmını delege edebileceği bir uzman yardımcısına da ihtiyaç olacaktır. Son üç kişi ise, oryantasyon vs. eğitimlerini organize edecek bir kişi de tamamlandı ise, bir de kalite, prosedür işlerini yönetebilecek bir kişiyi de bulduysak, son olarak bir de insan kaynakları departmanında yetiştirilmek üzere olarak bir insan kaynakları asistanına ihtiyacımız olacaktır ki, bu yeni mezun gençlerimizin hem de mesleki anlamda gelişmesini, yetişmesini sağlayacaktır. Şimdi evet bir insan kaynakları departmanı oluşturduk belki, fakat ortamda takımı sağlayabildik mi? Bu departman içinde, hiç bilgi paylaşımı yapılmıyorsa, hiçbir şekilde, birlik beraberlik adına motive edici organizasyon ya da toplantılar yapılmıyorsa, bazı kişiler çok çalışıyorken, diğerleri günü doldurmaya çalışıyorsa, bir uyum yakalanmış olmuyor maalesef.
Takımı takım yapan en önemli unsurlardan biri de aslında, paylaşmaktır. Hayrettin Karaca’nın çok güzel ve bir o kadar da anlamlı bir sözünü hatırlayalım istiyorum ve bu sözün üzerine düşünelim istiyorum. Hayrettin Karaca diyor ki; “Bilenin, bilmeyene borcu vardır.”
Bildiğini paylaşmamak, seni sürekli birilerine borçlu hissettirmiyor mu?
Takım çalışmasında uyumu sağlamak için, diğer bir önemli unsur, herkes farklı farklı yetenek ve becerilere sahiptir. İşte burada önemli olan, herkesin aynı yetenekleri olmalarına göre değil, farklı yeteneklerin birleşimini sağlayarak uyumu yakalamak gerekiyor. Bir kişi çok iyi içerik üreticisi olabilir. Bu kişi prosedür de yazabilir. Bir kişi hem analitk bakış açısına sahip, hem de excel programını ileri seviyede kullanma becerisine sahipse, Exceldeki raporlama işlerini bu kişiye yaptırabiliriz. Böylece kişilerin, yetenekli olduğu işler yapması, potansiyellerini performansa çevirmeleri, onları motive de edecektir. Hem de takımın güçlenmesini de sağlayacaktır.
Takım içerisinde bir kişi uyumu bozuyorsa, rekrospektif analiz sorularını sorarak, neleri hayatımızdan çıkarmalıyız? sorusunu şu şekilde değiştirerek sorabiliriz. Takıma uyum sağlayamayan kişinin, işten çıkışını yaparken, takımı takım yapacak hangi yeteneğe sahip kişiyi aramıza dahil etmeliyiz ki bize bu yeteneği ile katkı sağlasın?
Ya da takımda bir kişiye daha ihtiyacımız varsa, yine aynı bu soruyu sorarak, uyumu yakalayarak, optimizasyonu bile sağlayabiliriz.
Aslında yalınlaşmayı sağlayan en iyi araçlardır rekrospektif analiz soruları. İş hayatımızda, sosyal hayatımızda, aile hayatımızda, kısası hayatımızın her alanında, yalınlaşmak için rekrospektif analiz sorularını uygulayabiliriz.